insan yaşamının yalan üzerine daha doğrusu taklit üzerine bina edili olduğunu görmek için dünyanın şeklini tartışmaya gerek görmüyorum (zaten o konuda herşey ortada 🤭)
meseleyi en basit hali ile ele alıp anlamaya çalışma taraftarıyım
hakikatin çok karmaşık ve gizemli hatta sıradan insanın (filozof, entelektüel, prof, akademisyen, bilim adamı yada din adamı olmayan) anlayamayacağı bir şey olduğunu iddia edenler aynı zamanda hakikatin çook uzak bir bilgi hatta asla kendisine temas edilemeyecek bir bilgi ama sadece kendilerinin hakikatin izinden gidenler olduklarını iddia etmekteler
sahip oldukları pozisyonun tek sebebi bu ve buna dair dair bahsettikleri malumatlardır
sıradan insanlar da hakikatin kendisine temas edilemeyecek gizemli bir bilgi olduğuna ikna olmuş durumdadır
oysa, ister prof ister filozof ister bir başka pozisyon sahibi olun kendisine temas edilemeyen, ne olduğu tarif edilemeyen, tanımı olmayan, kendisi gizemli hatta bilinmez olan bir şeye temas etseniz, temas ettiğiniz şeyin o şeyin kendisi olduğunu nerden bileceksiniz?
hakkında konuştukları hakikatin bilinemez olduğunu, yanlızca onların yaptığı gibi izinden gidilebilir bir şey olduğunu iddia edenler takipçilerini bir meçhule sürüklediklerini nasıl olursa görmezler?
görmezler çünkü bu onların izinden gittiklerinden öğrendikleri aslında taklit ettikleri hatta ezberledikleri bir bilgidir
oysa hakk.... buna geleceğiz!
konu insan olduğunda biz yine insanı anlamak için çocuğa hatta bebeğe bakacağız
insan nasıl bir donanım ve alışkanlıklara sahipti, sonrasında neler olunca nasıl donanım ve alışkanlıklar edindi?
yediklerimizi (yemek tercihlerimizi) neden yiyoruz?
bizim kültürümüzde tercih edilenleri kaçınılmaz olarak çocukluktan beri yiyor, leziz olanın hatta yenilebilir olanların bunlar olduğunu söylüyoruz
bir çinli'nin her tür zerzavatı yiyor olmasına rağmen, bunlar yenmez hele çiğ çiğ bu böcek-hayvan-vs asla yenmez dediğini gördünüz mü?
izlemesi hoş olmayabilir ama vereceğim linkten yavru fareleri yiyen bir çinli'nin videosunu izleyebilirsiniz
https://twitter.com/ArifTurc/status/1220500049014272003?t=uZMDZ0OBTx4hyx8b807Lcw&s=19
yada
https://www.izlesene.com/video/afiyetle-fare-yiyen-cinli/10329369
içine doğduğu kültürün yemek alışkanlığını kaçınılmaz olarak edinen onlar için doğrusu bu olsa gerek. malum yerken yediklerini yadırganı görmeyiz asla
en temelde kaçınılmaz bir dayatmanın sonunda açığa çıkan taklit hepsi
bir çocuk anne babasının yemek alışkanlıklarını benimsemekten kaçınamaz. çünkü çocuğun önüne anne babası yemeye layık, yenilesi olan, yenmesi gerektiğini düşündüğü şeyleri koyar
hiç bir çocukta çıkıp, kültürel değerler bunlar acaba bunun hakikati nedir demez
kimsenin hakkını yememek adına belirtmek isterim ki, büyük kıtlık öncesinde yemek konusunda kendine has seçiçi bir kültüre sahip olduklarını fakat kıtlığın çok yıkıcı olmasının onları buldukları herşeyi yemeye ittiğini ve sonrasında yemek alışkanlıklarının bu hale hale geldiğini okumuştum (nihayetinde hepsi rivayet tabi, doğrusunun hangisi olduğunu kesin bir bilgi ile bilmemiz mümkün değil)bizden önce kimse et yememiş olsa, içimizden kim et yerdi? (ezbere yanıt vermek yerine düşünmenizi öneririm)
velhasıl kelam, yemeyi tercih ettiğimiz şeyleri düşünerek yemeyiz. hangi toplumda doğarsa doğsun herkes en temelde dayatma sonrasında taklit yollu bir beslenme alışkanlığı edilir
benzer şekilde gece uyumayı tercih ederiz
bir kesim (semavi bir dine itibar edenler) yaratıcının bizi böyle yarattığını diğer bir kesim (bilim adamı) insan biyolojisinin (ister biyolojik saat desin ister ışık ve göz uyumu) bu şekilde olduğunu söyler
oysa bir insan bebeği nötr doğar. bırakın uykuyu yeme alışkanlığı bile yoktur bebeklerin doğduklarında
yeni doğan bebeklerin uyku alışkanlıklarının olmaması özellikle anneleri çok yorar
düşünsenize, gündüz çalışmaya gece uyumaya alışmış bir anne, kaçınılmaz olarak alıştığı yaşam biçiminde gündüz onlarca işi olunca bebeğin gece uyumamasına kolay tahammül edemez
herkes gece uyumayı gündüz çalışmayı tercih ediyor. bu durumda bebeğe gündüz uyanık olmayı gece uyumayı öğretmelisiniz
öyle yada böyle her anne baba bebekleri gece uyumaya ALIŞTIRIR.
bu alışkanlık öyle içine siner öyle kaçınılmaz bir hal alır ki, büyüyen bebek bu şekilde yaratıldığını varsayar ve varsaymış buna inanmıştır
oysa dünya üzerinde altı ay gece altı ay gündüz olan yerler bilinir oralarda kimse uyumak için gece olmasını beklemez. gerçi beklese de olmaz altı ay
yorulur uyur, dinlenir kalkar. kalkınca ne yapması gerekiyor ise yapar. yorulur yine uyur. gece uyuyup gündüz çalışanların yaşadıkları hayatı benzer şekilde yapar oradakilerde
ama bizler, gece uyumaya alıştığımızı fark etmez gece uyumak için yaratıldığımızı varsayarız.
sorulduğunda gündüz güneş ışıklarının sebep olduğu aydınlığın göz özerindeki olumsuz etkisi sebebi ile biyolojik olarak gece uyumaya gündüz çalışmaya elverişli olduğumuzu gerekçe gösterir böyle yaratıldığımızı delillendirme çabasına gireriz
hatta bununla da kalmaz ayeti bile alet ederiz kendi inandığımız doğrulara 🤭
furkan 46 - Sizin için geceyi örtü, uykuyu dinlenme ve gündüzü çalışma zamanı kıldık. (Erhan Aktaş meali)