14 Mayıs 2025 Çarşamba

baba kavramı üzerine düşünceler.

baba kavramı üzerine...


baba diye bir varlık yoktur. bu ifade ilk anda garip ya da kışkırtıcı görünebilir ama baba doğulmaz, baba  olunabilir bir şeydir, o da ancak gerekli koşullar sağlandığında. 

bir kadınla bir erkek cinsel birliktelik yaşayabilir. bu birliktelikten bir çocuk dünyaya gelebilir. ama eğer erkek eylemlerinin sorumluluğunu rededer ve kadındanı terkeder, doğacak ya da doğmuş çocukla hiçbir duygusal, fiziksel ya da ahlaki bağ kurmazsa ona baba demek ne kadar mümkündür? 

çocuğun ruh dünyasında, yaşam çizgisinde, değerlerinde hiçbir izi olmayan birine sadece genetik bir bağ (15dk'lık bir birliktelik) nedeniyle baba demek, bu kavramın içini boşaltmak değil midir? 

o halde baba, sadece bir unvan değil, bir sorumluluklar bütünüdür. bir çocuğun varlığı karşısında "ben buradayım" diyebilen bir varlık olmaktır baba.

dolayısıyla "baba" kelimesi, ancak belirli niteliklerin varlığıyla anlam kazanır. çocuğuyla ilgilenmeyen, onu kabul etmeyen, onun annesini yok sayan, sorumluluklarını bile isteye - seve seve üstlenmeyen bir erkek için "baba" kelimesi kullanmak doğru değildir. baba, bir görev değil; devamlılık isteyen bir duruştur, bir bilinçtir. işte ancak bu bilinci dikkate alarak "baba" kavramını çözümleyebiliriz.

baba, bir sıfat değil, bir ilişkinin sonucu olarak ortaya çıkan; yalnızca biyolojik değil, çok katmanlı bir kavramdır. bu nedenle sadece bir kişinin değil, bir konumun adıdır. baba olmak, sadece bir çocuğun dünyaya gelmesine vesile olmak değil, o çocuğun hayatında, zihninde, dünyasında anlam taşıyan bir varlık olmaktır.

en temel ayrım şudur; bir erkek baba olabilir ama her erkek baba değildir. çünkü baba olmak, yalnızca bir doğumun ardından verilen bir unvan değil, bir yaşam biçimidir. tıpkı anne olmanın yalnızca doğurmakla sınırlı olmadığı gibi.

erkeklik ve baba olmak, iki ayrı şeydir. erkeklik biyolojik ve yalın bir özellikken, baba olmak bu özelliğin kompleks bir sorumluluğa dönüşmesidir. 

erkeğin katkısı başlangıçtır ama "baba" olmak o başlangıcın yıllara yayılan devamlılığıdır. bu devamlılık, bakım, varlık, koruyuculuk, yön vericilik, destek, anlam üretme ve anlama çabası biçiminde tezahür eder.

bir çocuğun dünyasında baba, çoğu zaman "güven" duygusunun taşıyıcısıdır. çocuk ilk olarak anneyle bedensel bir bağ kurar ama dış dünya ile ilişkisi büyük ölçüde baba aracılığıyla şekillenir. baba burada sınırları çizen, "hayır" diyen, ama aynı zamanda "buradayım, seni tutarım" diyendir. bu yüzden babanın psikolojik varlığı, çocuğun iç dünyasında düzen ve yön hissiyle iç içe geçer. babanın olmaması ya da tutarsızlığı, çocuğun ruhsal dengesinde boşluklar ve çatlaklar bırakabilir.

baba, çocuğa "dünya seni umursuyor" mesajını verir. bu nedenle baba ilgisizse, çocuk yalnızlıkla değil, dünyayla ilgisizlikle yüzleşir. işte bu yüzden bazı bireyler yıllar sonra bile babalarıyla yüzleşmeyi arzu ederler; çünkü aslında dünyaya dair anlamlandırmaları eksik kalmıştır.

toplumlarda baba figürü tarihsel olarak güç, otorite ve aile reisi gibi rollere yüklenmiştir. ama bu rollerin çoğu çağlar boyunca "erkek egemenliği" yle karıştırılmış ve sevgi, merhamet, güven gibi baba olmanın asli parçaları ihmal edilmiştir. baba olmak, yalnızca ekmek getiren adam olmak değil, duygusal varlığına ve rehberliğine daima ihtiyaç duyulan kişi olmaktır.

gelinen günde babalık, giderek "annelik gibi" bir bağlanmayı da kapsar hale gelmiştir. artık çocuk büyütme sadece annenin görevi olarak değil, baba ile birlikte yürütülen ortak bir sorumluluk olarak görülüyor. bu da babalığın yeniden tanımlandığı bir dönemi işaret eder.

baba, evliliğin çocuğa dönük boyutunun ifadesidir. evlilik iki kişi arasındaki birliktelikse, baba olmak bu birlikteliğin üçüncü bir kişiye yönelmiş sorumluluğudur. ama dikkat; baba olmak için evlilik şart değildir; ama çocuğun güvenli büyümesi için bir "bağlılık sözleşmesi" gerekir ki, bu sözleşme en sağlam şekilde evlilikte kurumsallaşır. evlilik burada sadece nikah değil, sorumluluğu paylaşma, birlikte yürüme, birlikte karar alma, birlikte büyütme anlamına gelir.

https://mstbysl.blogspot.com/2025/04/dogal-birlikteliklerden-dusunsel.html

baba, sadece çocuğa karşı değil, eşine, ailesine, hatta kendi geçmişine karşı da sorumluluk taşıyan bir figürdür. bir babanın kendi çocukluğunda yaşadığı eksikler, farkındalıkla yeniden üretilip aktarılmazsa zincirleme travmalar oluşur. çünkü baba olmak, yalnızca bir rolü oynamak değil, o rolü inşa etmektir. iyi bir baba olmak, iyi bir eş, iyi bir insan, iyi bir rehber olmayı da gerektirir.

baba sevgisi genellikle daha az gösterilen ama derin olan bir sevgi türü olarak tanımlanır. annelik daha çok sarıp sarmalama üzerinden tanımlanırken, babalık daha çok yön gösterme, yol açma, bazen de geri çekilerek alan tanıma üzerinden işler. ama bu, sevgisiz değil; aksine, özgürlüğe saygı duyan bir sevgi biçimidir. babanın çocuğuna duyduğu sevgi, bazen sessizdir ama onun yokluğunda çocuk o sessizliğin ne kadar anlam yüklü olduğunu hisseder. baba sevgisi, çocuğa "kendin olabilirsin, ama bu dünyada yalnız değilsin" demektir.

baba, aslında çocuğun hayatındaki ilk "başka" dır. çocuk annenin bir parçasıdır ilk anda. anneden gelir o, baba ise "öteki" dir ilk etapta. bu ötekiyle ilişki kurmak, çocuğun benlik gelişiminde bir eşiği ifade eder. çocuğun kendi sınırlarını ve başkalarının varlığını kabullenmesi, büyük ölçüde baba figürü üzerinden gerçekleşir.

baba, genellikle çocuk tarafından yüceltilir. ama büyüyen çocuk, babasının da kusurları olduğunu gördüğünde bir kırılma yaşar. işte burada baba, çocuk için ya bir hayal kırıklığına dönüşür ya da bir insan olarak anlaşılır hale gelir. bu fark, babanın çocuğu ile kurduğu ilişkinin içtenliğiyle doğrudan ilişkilidir. baba olmak, çocuk tarafından sevilmeye çalışmak değil; çocuk tarafından anlaşılmayı göze almaktır. çünkü bir gün çocuk sorar; "sen neredeydin, ne yapıyordun, ne düşünüyordun?"... baba bu sorulara hazırsa, işte o zaman gerçekten oradadır.

hiç kimse bir anda baba olmaz. aklı başında adam önce kendi çocukluğunu anlar, sonra geçmişiyle yüzleşir, sonra kendine baba olur; geçmişini affeder, bugünü sahiplenir, geleceği inşa eder. kendine baba olan bir adam, başkalarına da rehber olabilir. çünkü baba olmak, sadece bir çocukla ilişkili olmak değil, zamanla ilişkili olmaktır. geçmişin yükünü taşımamak, geleceğe dair sorumluluk duymak ve bugünde ilkeli, ölçülü ve tutarlı var olmaktır.

baba, bir unvan değil, bir emektir. bazen el uzatan, bazen geri çekilen, bazen omuz olan, bazen gözyaşını saklayan bir duruştur. baba olmak bir sorumluluk değil, sorumluluğun ta kendisidir. ve her çocuk, hayattaki ilk cümlesini babasının varlığı ya da yokluğuyla tamamlar. bu yüzden "baba", bir ad değil, bir cevaptır; "ben buradayım"...

ve işte tam bu noktada, en kritik gerçek üzerine düşünmek gerekir; iyi bir baba olmanın ilk ve en temel şartı, iyi bir eş olmaktır.

çünkü baba, sadece çocukla değil, çocuğun annesiyle kurduğu ilişkiyle de şekillenir. bir adam eşine karşı sevgi, saygı, sorumluluk, anlayış ve adalet duygusunu içselleştirememişse; çocuğuna dair her davranışı eksik ve çelişkili olacaktır. annesiyle ilkeli, ölçülü ve sürdürülebilir bir ilişki kurmamış birinin, çocuğa değer verdiğini söylemesi bir yanılsamadır. çocuk yalnızca kendisine söylenenleri değil, evde olup biteni izler. annesinin hiçe sayıldığını, görmezden gelindiğini ve dolayısı ile aşağılandığını gören çocuk, babasının ilgisini "çarpık" bir sevgi olarak içselleştirir. bu hem çocuğa hem sevgiye ihanettir.

iyi bir eş olamayan birinin iyi bir baba olması düşünülemez. eşine karşı sabırlı olmayan, empati kuramayan, adil olamayan, birlikte karar alamayan bir adam, çocukla da aynı hataları tekrarlar. sevgi adı altında kontrol kurar, koruma adı altında kısıtlar, disiplin adı altında korku salar.

çocuk, yalnızca biyolojik bir doğumun çıktısı değil; iki insanın ilişkisinin, yaşam anlayışının, değer dünyasının bir yansımasıdır. bu yansıma, ancak eşler arasında güvene, saygıya ve karşılıklı anlayışa dayanan bir ilişki varsa sağlıklı olur. bu ilişki çocuğa görünmez ama sağlam bir zemin oluşturur; düşmeden yürümesini, korkmadan denemesini, travmasız büyümesini sağlar.

bu yüzden baba olmak, önce medeni insan olmakla, sonra eş olmakla başlar (ikisinin sorumlulukları ayrı ayrıdır). eğer bir adam eşine karşı dürüst, açık, sorumlu, anlayışlı ve sevecen değilse; çocuğa ne kadar oyuncak alırsa alsın (buna rüşvet versin de denebilir), ne kadar zaman geçirirse geçirsin, bir bütünlük oluşturamaz. çocuk hisseder, çocuk görür, çocuk anlar. çocuk, annesine saygı duyan bir babayla büyürse ancak o zaman kendine de, yaşama da saygı duymayı öğrenir.

bu yüzden; baba olmak bir çocuğa sahip çıkmak değil, önce eşine, sonra birlikte kurulan hayata, sonra o hayattan doğan yeni cana saygı göstermektir. ve bu saygı sözcüklerle değil, her günkü davranışlarla, kararlılıklarla, geri adımlarla, sabırla, emekle, bilinçle edilir.

çünkü çocuğun ilk güvendiği yer, anne ve babanın birbirine olan tutumudur. orası çökerse, çocuğun dünyası da çöker - güvensizleşir.

bir adam karısına nasıl davranıyorsa, çocuğunun geleceğini de öyle inşa eder... 

yeniden düşünme üzerine düşünce denemesi...

düşünme eylemi, çoğu zaman yapılageldiği gibi yalnızca zihinsel bir uğraş, kelimelerle oyalanmak-oynamak ya da belli fikirleri tekrarlamak -...